top of page

PFİZER SİNYAL KARTI

İki tip bilim adamı var, birinci kategoride olanlar bağımsız, bilimi canlıların faydasına olacak şekilde kullananlar, zarar seviyelerini iyi inceleyip, insanlara karşı şeffaf davrananlar. İkinci kategoride olanlar farma şirketleri tarafından finanse edilmiş, araştırmaların sonucunu patronlarının talebine göre dizayn etmek suretiyle bilimde sahtecilik ve manipülasyon yapanlar.


İkinci kategoride bulunanlar benim gözümde adamlık vasfından çok uzak ve bilim ile de alakalı olmadıkları açıktır.


Şayet birinci kategoride olanlar olmasalardı, ikinci kategori hepimizin canına çok daha aleni okurdu, bundan şüpheniz olmasın.


İkinci kategorinin ''virüs'' dediği, (benim bildiğim) bu güne kadar bir tanesinin bile bilimsel 10 kriterin özellikle Koch postülatlarını içeren 3 maddesini bile yerine getirmeden (ki bu olmadan olmaz) ve bugün dünyayı bir epidemi masalı ile zapt-u rapt ettiği o şeylere birinci kategorinin bilim adamları herhangi bir patojen nedeniyle vücudun göstermiş olduğu reaksiyonlar sonucunda hücrelerde oluşan protein parçaları diyorlar!


Bunu daha iyi anlamanız için şöyle ifade edebilirim: Alzheimer hastalarının beyninde bulunan bazı protein plaklarını bilirsiniz. ikinci kategori bilim şarlatanları bunları alzheimer'in nedeni olarak lanse ederler, yıllarca yanlış ve hatta geçersiz (paylaşmıştım) bir test ile insanları artık asla içinden çıkamayacağı bir kısır-döngüye hapsedecek olan ilaçları dayatırlarken, birinci kategorinin bilim adamları bu plakların sebep değil sonuç olduğunu söylerler! Virüs olayı da tam olarak böyle bir şey.


Bilgisayar kullanan herkes bilir ki zaman zaman programlar karışır, istenmeyen bazı hareketler olur ve akla gelen ilk soru ''acaba virüs mü?'' olur... Yani kötü amaçlarla kodlanmış programlardan bahsederiz. Bu örnekten yola çıkarak düşünebilirsiniz, vücutta bazı reaksiyonlara yol açan ve asla bilimsel kriterlere göre kanıtlanmayan o şey bir yazılım, bir frekans olamaz mı?


Şimdi gelelim asıl konuya: geçenlerde bir arkadaşım buzdolabının arkasında tevafuk bir kar bulmuş, banka kartlarına benzeyen, üzerinde çip olan bir kart. Kartın üzerinde şu ünlü ilaç şirketlerinden biri olan 'Pfizer' yazıyor, fotoğrafını ve araştırdığı zaman çıkan linki attı bana, öncelikle arkadaşıma yaptığım yorumu paylaşayım sizinle


''senin mevzuya baktım, hani şu bulduğun pfizer kartı... sitokin fırtınasına yol açabilen, yani vücudun çeşitli bölgelerinde spesifik iltihap oluşturabilen sinyaller verdiğini anlatıyor, aslında realize etmekte zorlansakta bu resmen bir PATOJEN... ''


Aşağıda kartın resmini ve sayfadan alıntıladığım görüntüleri göreceksiniz, söz de iyileştirmek amacı taşıyan bir çalışma bu ancak kirli tarihi ile meşhur ilaç şirketlerinin en önde gidenlerinden biri olan Pfizer'in hastalık ve hastalar üzerinden kazandığı trilyonları düşünürsek bu kartın amacını daha iyi anlamış oluruz. Ayrıca bu çalışma ile türlü hastalıkların frekans ile tedavisinden bahsetmişler, tıpkı şu an benim yaptığım gibi! Aramızda bir fark var, ben trilyonlar kazanan Pfizer değilim, işim hasta etmek değil, aksine Pfizerin ve meslektaşlarının hasta ettiklerini iyileştirmekle ilgiliyim. Bu nedenle Pfizer ve meslektaşları yıllardır benim gibilere şarlatan demeyi çok sever!


Şimdi, adı var kendi yok bir virüs için kullandığınız ilaçların, testlerin ve bu testlerin neyi test ettiğinin, frekansların öneminin ve imkanlarının, aşıların ve karşılaştığınız tüm yaptırımların altında aslında ne yatıyor olabileceğini sanırım biraz daha net anlayabilirsiniz.








Tanıtılan Yazılar
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page