top of page

BİTTER (ACI MADDE) ETKİSİ VE KULLANIMI

Acı maddeler harika etkileri bulunan doğal bitkisel maddelerdir. Sindirimi hareketlendirirler, asitlenmeyi önler, yeme ataklarını durdururlar ve çok daha fazla faydaları vardır. Acı maddeler aynı zamanda zehirli olabilirler. Bu yazımda sizler için acı maddelerin özelliklerini ve onları nasıl kullanmanız gerektiğini toparladım, umarım faydalanırsınız.


NEDEN DÜZENLİ OLARAK ACI MADDE KULLANMALISINIZ?


Bir çok insan bu acı maddelerden hoşlanmazlar, bu nedenle üreticiler yapay olarak acı madde içermeyen bitkileri çoğaltır veya acı maddeyi işlemden geçirerek yok ederler. Sizlerde bazı bitkilerin eskiden daha acımsı tatları olduğunu belki fark etmişsinizdir.


Ayrıca gıdalara lezzet artırıcı ve tatlandırıcılar katılarak tadın değişmesi sağlanmıştır. Böylece daha tuzlu ve tatlı gıdaları tercih edip, acı maddelerden uzak durmaya alışmışızdır. karahindiba ve diğer bazı yenilebilir yabani otlar artık tabaklarımızda ve bardaklarımızda yer almıyor. Artık onları doğada gördüğümüz zaman tanımıyoruz ve malesef böylece sağlığımız için önemli bir koruyucudan uzaklaşmış oluyoruz.


ZARARLI VE SAĞLIKLI ACI MADDELER


Acı madde içeren bitkileri yediğimizde yüz ifademizin değişmesi de boşuna değildir, bir çok zehirli bitkide bir uyarıcı olarak acı madde bulunur. Çocuklarda bu alarm sistemi yetişkinlere göre daha gelişmiştir, çocuklar acı maddelere daha duyarlıdırlar. Onların toksin atılım sistemi henüz gelişmemiştir ve bu nedenle acı maddeyi yutmadan tükürmeleri en doğru olanıdır.


Fakat zehirli olan bitkinin ekstrem acı maddesi ile sağlıklı olan bitkinin acımsı maddesi farklıdır. ''Zehir gibi, yenmiyor'' sözünü hatırlarsınız.


Ayrıca bir de az miktarlarda sağlıklı olup, Pelin otu gibi çok miktarda zehirli olan bitkiler bulunuyor.


TANIMI


Acı maddelerin tanımı basittir, acımsı tatları vardır. Bu bitkilerin tek ortak özellikleri acımsı tatlarıdır. Bu şu demek oluyor: acı maddeler farklı madde gruplarına sahip olabiliyorlar. Örneğin flavonoidler, polifenoller, terpenler, peptitler, amino asitler ve alkaloidler arasında acı maddeler vardır.


ETKİLERİ


Yenilebilir acı maddelerin vücutte bir çok olumlu etkisi bulunur. Bunlar arasında en çok araştırılmış olanı sindirim sistemidir. Alternatif tedavilerde de en çok sindirim sistemi için kullanılmıştır. Kabaca etkilerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:


Sindirimi hızlandırır, sindirim sıvılarını artırır, safra ve karaciğer fonksiyonunu destekler.

İştahı düzenler ve kilo vermeye yardımcı olur.

Yeme ataklarını durdurur ve böylece örneğin şeker bağımlılığından çıkmaya yardımcı olur.

Toksin atılımını destekler

Asit düzeyini düşürür

Candida mantarı ile mücadelede yardımcı olur ve bağırsak florasını düzenler.

Kolestrolün düşürülmesini destekler

Histamin intoleransı semptomlarını hafifletir.


Tüm bunlar ve daha fazlası bilimsel olarak araştırılmamıştır ancak fito-terapi ve deneyimsel tıpta başarı ile kullanılmışlardır. Son yıllarda bilimin acı maddelere ilgisi artmıştır, umarız ki daha fazla araştırma yapılır.


SİNDİRİMİN DESTEKLENMESİ


Acı maddeler etkisini henüz ağızda iken göstermeye başlar: Besinleri çiğnerken içeriğinde bulunan acı maddeler dilin sinirlerini etkileyerek ağız içi salgısını artırırlar. Tükürükte bulunan enzimler gıdayı parçalamaya başlarlar yani sindirim önceden bir miktar gerçekleşmiş olur.


Bu esnada mide de sıvı üretimini artırır, gıda mideye iner inmez sindirim başlar, gıda içerisinde acı madde yoksa bu süreç uzun sürer.


Acı madde yalnızca mideyi değil aynı zamanda karaciğeri, safra kesesini, pankreas ve bağırsakları da harekete geçirir, bu da sindirim salgılarının artışı anlamına gelir. Böylece ek olarak örneğin karaciğer toksinlerden arındırılmaya başlar.


Bu nedenle acı maddeler şişkinlik, mide asidi azalması, kabızlık, tokluk hissi, huzursuz bağırsak sendromu, gastrit ve hatta kronik iltihaplı bağırsak hastalıklarında kullanılabilir.


ACI MADDELERİN YOKSUNLUĞUNDA OLUŞAN SİNDİRİM SORUNLARI


Gıdalarımızda yetersiz acı madde bulunması şişkinlik, mide ağrıları, mide yanması (reflü), bitkinlik ve halsizlik gibi sindirim sorunlarına yol açar.


İyi fonksiyon göstermeyen sindirim sisteminde gıdalarda bulunan besin maddeleri de doğru şekilde alınamaz, değerlendirilemez, toksinler tam olarak atılamaz. Bağırsak florası dengesi bozulur ve patojen bakteriler tarafından istila edilir. Sonuç olarak toksinler vücutta depolanmaya başlar ve hastalıklar oluşur, çünkü sindirim tüm beden fonksiyonunu etkiler.


Yalnızca doğrudan iyi işlemeyen bir sindirim sistemi ile bağlantılı şikayetleri sıralayacak olursak: Kronik mide/sindirim şikayetleri, karaciğer/safra/pankreas hastalıkları başlıca sorunlar arasındadır. Dolaylı olarak ise örneğin Obezite, alerji, diyabet, mide bağırsak hastalıklarının acı madde yoksunluğu ile ilgili olduğu düşünülüyor.


Acı madde yoksunluğu hemen tüm bu hastalıkların belirtilerini vermeye bilir fakat üzerine bir de düşük lifli beslenme, besin değeri düşük gıdalar, unlu mamuller, şeker tüketimi ilave edildiğinde risk büyür.


KRON HASTALIĞINDA ACI YAVŞAN OTU (Artemisia absinthium L.)


Kron hastalığı gibi ağır bağırsak hastalıklarında dahi acı maddeler fayda sağlayabilir: Yapılan bir araştırmada 20 kron hastası günde iki kez 250 mg'lık 2 tablet acı yavşan otu tozunu 10 hafta kullanmışlar, bu süreçte kortison hariç diğer ilaçlar devam edilmiş ve kortison yavaş yavaş bırakılarak 10 hafta sonra kullanılmamış.

Acı yavşan otu kullanan grubun %65'inde 10 hafta sonra semptomlar görülmemiş, acı yavşan otunun bırakılmasından sonra da 10 hafta boyunca semptom görülmemiş ve denekler tekrar kortizon almak zorunda kalmamışlar, Plasebo grubunda ise 10 hafta sonra %80 oranda şikayetlerde artış görülmüştür. 5 hastada ise hiç bir etki görülmediği kaydedilmiştir.


MİDE ASİDİ AZLIĞINDAN KAYNAKLI MİDE YANMASI VE ACI MADDE


Mide asidinin çok olup reflüye neden olduğu sık bilinir fakat mide asidinin az olmasından kaynaklı olan türü çok bilinmez. Bunun nedeni yeterince sindirilmemiş gıdanın mayalanmaya başlamasıdır.

Bütünsel tıpta bu durumda acı madde kullanılarak mida asidi artırılır. Mİde asidinin azalmasının nedenleri ise mide asidi düzenleyiciler, kronik gastrit veya stres olabilir.


MİDE ASİDİ ARTIŞINDAN KAYNAKLI MİDE YANMASI VE ACI MADDE


Alternatif tıpta acı maddenin, sindirim salgılarını artırarak asitlenmeye karşı etkili olduğu bilinir, bu salgılar sayesinde asitler baza dönüştürülür, vücuttan atılır ve asit baz dengesi sağlanır.


Fakat mide asidinin çok olması durumunda semptomların artışına neden olacağı için acı madde kullanılmamalıdır. Şayet mide yanmasının nedenini bilemiyorsanız ve acı madde kullanmak istiyorsanız vücudunuzun belirtilerine çok dikkat etmelisiniz, acı madde şikayetlerinizi artırıyorsa başka yollar bulmanızda fayda var.


YEME ATAKLARINDA ACI MADDE


Acı madde iştahı düzenlediği için kilo vermekte de yardımcı olabilir:

Bir araştırma acı maddelerin mide bağırsak sisteminde 'kolesitokinin' adlı hormonun salgılanmasına yol açtığını gösterdi. Bu hormon ise iştahı kesiyor. Bu reaksiyon insanlık tarihinde çok önemli olmuştur, zira zehirli bitkiler çoğunlukla acıdırlar. Kolesistokinin beyine yemek yemeyi durdurması gerektiğine dair sinyal verir ve sindirim sistemine girmiş olan zehirin atılmasını sağlar.


Açlık kriziniz tuttuğunda tatlı veya tuzlu yerine acı bir şeyler yerseniz iştahınızın gittiğini görebilirsiniz.

Tatlı veya tuzlu yerine acı yemeyi tercih etmek tabi ki pek kolay olmayacaktır. Fakat şu an tat alma duygunuza idman yaptırdığınızı ve gelecekte daha az açlık krizi yaşayacağınızı aklınızda tutarsanız bu sizin için daha kolay olacaktır. Tıpkı kahve veya biranın acı tadına alışılabildiği gibi gıdalarda bulunan acı maddelere de alışılabilir.


Acı maddeler aynı zamanda yağ sindirmekte de faydalıdır çünkü karaciğer ve safrayı harekete geçirirler. Karaciğer daha fazla safra üretir, safra kesesine depolar ve yemek yenildiğinde oniki parmak bağırsağına salgılar. Acı madde sayesinde daha az yemek yediğinizde safra sıvısı daha fazla yağ yakmış olur.


CİLT PROBLEMLERİNDE ACI MADDE


Örneğin krem olarak haricen kullanıldığında cildin acı madde reseptörlerine bağlanırlar ve örneğin kolajen gibi proteinlerin üretilmesini sağlarlar. Bu proteinler deri bariyerinin sağlam olması için önemlidirler. Lipid üretimini artırırlar, lipidler cildin kurumasını ve dış faktörlere karşı güçlü olmasını sağlayan yağ maddeleridir. Deri bariyeri hasar alırsa enfeksiyonlar ve tabi ki akne, nörodermit gibi hastalıkların oluşumu kolaylaşır.


Ayrıca harici kullanımın iltihap giderici özelliği gözlemlenmiştir: Araştırmalarda iltihap markeri olan TNF-alpha'nın azaldığı görülmüştür, bu da bazı iltihaplı deri hastalıklarının tedavisinde etki anlamına gelir. Bu araştırmada söz konusu acı madde 'salisin ve amarogentin'di.


AMA HANGİ ACI MADDE?


Bitkisel tedavide etki alanına bağlı olarak farklı acı maddeler tanımlanmıştır, 'amara' denilen bu maddeler şu şekilde sıralanabilir:


Amara tonica: Bunlar saf acı maddelerdir, örneğin sarı gentiyan, Centaurium bitkilerinde bulunur.


Amara aromatica: Bunlar acı maddeler yanı sıra çok miktarda eterik yağlar barındıran bitkilerdir. örneğin melekotu, civan perçemi, pelinotu.


Amara acria: bunlar Zencefil, havlıcan ve kakule gibi acı maddeler içeren bitkilerdir.


Diğer: karahindiba, deve dikeni, zerdeçal vs.


BAZI ŞİFALI BİTKİLERİN ACI MADDE DEĞERLERİ


Bir bitkinin acı madde değeri ne kadar çoksa acılığı da o kadar fazladır.


Gentiyan kökü: 10.000 - 25.000

Pelinotu: 10.000 - 25.000

Şeytan pençesi kökü: 5.000 - 15.000

Enginar yaprakları: 5.000 - 15.000

Su yoncası yaprakları: 4.000 - 10.000

Centaurium: 2.000 - 10.000

Karaderme: 3000

Şevketibostan: 3.000

Pilea Peperomioides: 1000 - 2500

Karahindiba: > 100


Değerleri bilinmemekle birlikte aşağıdaki bitkiler de acı madde içerirler.


Misk otu

Yenidünya çiçeği

Melekotu


Ayrıca bir çok sebze, yabani ot, baharat içerisinde de bulunur.


BU BİTKİLERİN ACI MADDESİNE DİKKAT


Bazı bitkilerin acı maddesinin çıkartılmış olması da boşuna değildir çünkü zehirli olabiliyorlar. Örneğin Kabak ve balkabağı acı maddeleri veya patates, domates ve patlıcanda bulunan Solanin, bu bitkilerde bazı şeylere dikkat edersek sorun olmayacaktır.


Kabak, balkabağı, hıyar, karpuz tadına bakılmalı ve acımsı tat gelirse yenilmemelidir.


Patates, domates ve patlıcanları serin, karanlık ve kuru yerlerde saklayın, pişirmeden önce yeşillenmiş ve morarmış yerleri derin derin çıkarın. 1 cm üzerinde çimlenmiş patatesleri tüketmeyin, olgunlaşmamış domates ve patlıcanların olgunlaşmasını bekleyin ve saplarının çıktığı bölgeyi oyarak çıkarın.


Günümüzde marketten alınan sebzelerin çoğunun acı maddesi çıkarılmıştır fakat stres faktörleri, ısı veya susuzluk nedeniyle sebzeler tekrar acı madde üretmiş olabilirler. Hobi bahçesi olanların yaptıkları bazı hatalar da bitkilerin acı madde üretmesine neden olabiliyor.


Kabak, balkabağı ve hıyar şayet acımsı bir tada sahiplerse onları yememelisiniz, çünkü hafif bir acımsı tat dahi bu bitkilerin kukurbitasin ürettiklerinin kanıtıdır. Az miktarda dahi olsa bulantı, kusma ve ishal oluşabilir. Kurkubitasinler beden ağırlığının her kilosuna 1 mg olacak şekilde tüketildiğinde ölüme yol açabilir.


Patates, domates ve patlıcanda bulunan Solanin ise beden ağırlığının her kilosuna 1 mg olacak şekilde tüketildiğinde bulantı, kusma, şaşkınlık hali, kalp ritim bozukluğu ve kramplara yol açabilir. Ölümcül doz ise 400 mg ki bu bir kaç kilo patatesin kabuklu olarak tüketilmesi sonucunda alınabilecek solanin miktarıdır.


KAPSÜL MÜ TOZ MU?


Amara grubu acı maddeler damla, toz, sıvı veya kapsül olarak bulmak mümkün (örn. karahindiba).

Bir kaç yıl öncesine kadar acı maddeleri doğrudan ağızda etki edebilecek şekilde kullanılması gerektiği düşünülüyordu fakat artık acı madde reseptörlerinin yalnızca ağızda değil mide, bağırsak, beyin, akciğerler ve deride de olmak üzere tüm vücutta bulunduğu biliiniyor. Bu nedenle kapsül formunda kullanmak mümkün olabiliyor fakat açlık krizlerine karşı en etkili olan kullanma şekli ağızda başlayan etkidir.


İlginç olanı acı maddeler için 25 reseptörümüz varken, tatlı reseptörlerimiz yalnızca 3 tanedir. Belki bu da zehirli maddelere karşı uyarılmamızın öneminden kaynaklıdır. Öte yandan acı maddelerin vücudumuz için ne kadar önemli olduğunun da bir göstergesidir diyebiliriz. Bir reseptöre bağlanan bir acı madde, vücudun neresinde olduğuna bağlı olarak bir çok farklı etkiyi harekete geçiren sinyaller zincirini başlatıyor. Bilim ise tüm bunların araştırmasında henüz yolun başında.


SIVI FORM


Piyasada en çok sıvı formunda bulunur. Bunların avantajı henüz ağızda iken etki etmeye başlamasıdır. Alkollü ve alkolsüz olanları vardır, bunun haricinde yapay aroma, şeker ve diğer katkı maddelerinin bulunmamasına dikkat etmek gerekir.


Bazı insanlar için bu acımsı tat rahatsız edici olsa da bir kaç kez kullandıktan sonra alışabilirler, tat reseptörleri tatlı ve tuzlu alışkanlığını acımsı tatlara bırakabilir. Kullanmakta çok zorlananlar ilk zamanlarda biraz su ilave ederek su miktarını yavaş yavaş azaltmak suretiyle alışabilirler, bir başka alternatif ise kapsüller olacaktır.


KAPSÜL FORM


Yukarıda belirttiğim gibi sıvı formunu kullanamayanlar için bir alternatif olabilir. Bu formda tüketimin etkisi daha çok mide bağırsak üzerinde olacaktır. Burada da katkı maddelerine dikkat etmek gerekir.


TOZ FORM


Smoothie, müsli veya salatalara karıştırılarak kullanılabileceği için bu formda kullanmakta iyi bir alternatif olabilir. Özellikle acı tadı sevenler için kendi damak zevklerine göre kombine edebilecekleri bir yöntemdir.


DOĞRU KULLANIM


Sindirim sistemi üzerinde pozitif etki oluşturabilmesi için acı maddeleri yemeklerden 10 - 30 dakika önce kullanmak gerekir, bu şekilde sindirim sistemi gıdanın işlenmesi için optimum düzeyde hazırlanmış olur. Yemek sonrasında kullanıldığında şişkinlik, gaz ve karın ağrılarına karşı fayda sağlar ve kendinizi daha aktif hisseder, daha az yorgun olursunuz.


Sıvı olarak kullanımında belirtilen miktarı ağzınızda 2 dakikaya kadar bekletmenizde fayda var. Kapsül olarak kullanımında açlık krizleri için değil bahsetmiş olduğum gibi daha çok mide-bağırsak üzerinde etki görürsünüz.

Acı maddeler hangi bitkiden elde edildiğine bağlı olarak farklı etki alanlarına ve dozajlarına sahip olabilirler, bunlara da ayrıca dikkat edilmesi gerekir.


Bazı insanlar hemen etki hissedebilir, bazıları için biraz zaman gerekebilir, önemli olan bu süreci sabırla beklemektir.


YAN ETKİLERİ


Acı maddeler sindirim organlarını harekete geçirdiği için bazı insanlarda toksin atılımına bağlı reaksiyonlar gelişebilir, örneğin baş ağrıları gibi hafif şikayetler olabilir, bu durum bir kaç gün içerisinde geçecektir, bol su tüketmeye özen gösterilmesi gerekir.


Hassas insanlarda başlangıçta karın ağrısı ve bulantı olabilir, ishal olabilir, böyle durumlarda dozu yavaş yavaş artırmanızda fayda var. Önce bu belirtilere yol açmayan miktar ile başlar sonra artırırsınız.

Mide ve oniki parmak bağırsağı ülserlerinde, safra taşları olanlar veya aşırı mide asidi olanlar kullanmamalıdırlar.


İLAÇLARLA ETKİLEŞİM


Farklı acı madde türleri bulunduğu için ilaçlarla etkileşim söz konusu olabilir. Örneğin Narinjin veya grayfurtta bulunan furanokumarin bir çok ilaç ile kullanılamazlar.


Bu nedenle acı maddeleri doğum kontrol hapları, kalsiyum kanal blokürleri veya statinlerle kullanmamalıdır, çünkü bu maddeler ilaçların etkisini azaltabilir veya artırabilir.

Bir çok etkileşim ise henüz bilinmeyebilir. Bu nedenle kendi beden reaksiyonlarınıza dikkat etmelisiniz.


KAYNAKÇA



Wölfle U et al. Bitterstoffe – von der traditionellen Verwendung bis zum Einsatz an der Haut. Zeitschrift für Phytotherapie 2018; 39(05): 210-215, DOI: 10.1055/a-0654-1711


Adam Drewnowski, Ph D, The Science and Complexity of Bitter Taste, Nutrition Reviews, Volume 59, Issue 6, June 2001, Pages 163–169, https://doi.org/10.1111/j.1753-4887.2001.tb07007.x


Valussi, M. (2011). Functional foods with digestion-enhancing properties. International Journal of Food Sciences and Nutrition, 63(sup1), 82–89. doi:10.3109/09637486.2011.627841


Behrens M, Meyerhof W. Oral and extraoral bitter taste receptors. Results Probl Cell Differ. 2010;52:87-99. doi: 10.1007/978-3-642-14426-4_8. PMID: 20865374.


Angelika Gräfin Wolffskeel von Reichenberg. Bitterstoffmangel. Gestörte Kommunikation. Praxis Magazin 12/2018– 1 / 2019.


LifePR, Diät und Verdauung – bittere Medizin hilft. Naturheilpraxis Birgit Cäsar-Preller, Stand: 26.01.2015.


Omer B, Krebs S, Omer H, Noor TO. Steroid-sparing effect of wormwood (Artemisia absinthium) in Crohn's disease: a double-blind placebo-controlled study. Phytomedicine. 2007 Feb;14(2-3):87-95. doi: 10.1016/j.phymed.2007.01.001. Epub 2007 Jan 19. PMID: 17240130.


Jeon TI, Zhu B, Larson JL, Osborne TF. SREBP-2 regulates gut peptide secretion through intestinal bitter taste receptor signaling in mice. J Clin Invest. 2008 Nov;118(11):3693-700. doi: 10.1172/JCI36461. Epub 2008 Oct 9. PMID: 18846256; PMCID: PMC2564613.


Wölfle U, Elsholz FA, Kersten A, Haarhaus B, Müller WE, Schempp CM. Expression and functional activity of the bitter taste receptors TAS2R1 and TAS2R38 in human keratinocytes. Skin Pharmacol Physiol. 2015;28(3):137-46. doi: 10.1159/000367631. Epub 2015 Jan 7. PMID: 25573083.


Wölfle U, Haarhaus B, Schempp CM: Amarogentin displays immunomodulatory effects in human mast cells and keratinocytes. Mediators Inflamm 2015;2015:630128.


Hoffmann J, Gendrisch F, Schempp CM, Wölfle U. New Herbal Biomedicines for the Topical Treatment of Dermatological Disorders. Biomedicines. 2020 Feb 8;8(2):27. doi: 10.3390/biomedicines8020027. PMID: 32046246; PMCID: PMC7168306.


Reinhard Saller, Jörg Melzer, Bernhard Uehleke, Matthias Rostock, Phytotherapeutische Bittermittel. Schweiz. Zschr. GanzheitsMedizin 2009;21(4):200–205.


Gutmann Petra, Die Heilkraft des Bitteren, Gesundheits-Nachrichten 1/08.


Ursel Bühring & Michaela Girsch: Praxis Heilpflanzenkunde. Haug Verlag, Stuttgart 2016, ISBN 978-3-13-220591-8, S. 340–343.


Verena Ruß, Schleimhaut im Stress, Pharmazeutische Zeitung, Ausgabe 22/2015, Stand: 26.05.2015.


Smollich M. Podlogar J., Wechselwirkungen zwischen Arzneimitteln und Lebensmitteln, 1. Auflage 2016, Wissenschaftliche Verlagsgesellschaft mbH.


Essen mit allen Sinnen (1): Der Einfluss des Geschmacks, Interview mit Biochemiker Professor Dr. Wolfgang Meyerhof, Lebensmittelverband Deutschland, abgerufen am: 20.03.2021.


Die Untersuchungsämter für Lebensmittelüberwachung und Tiergesundheit Baden-Württemberg, Cucurbitacine in selbst angebauter Zucchini, abgerufen am: 29.03.2021.


Le Roux, G., Leborgne, I., Labadie, M., Garnier, R., Sinno-Tellier, S., Bloch, J., … Boels, D. (2018). Poisoning by non-edible squash: retrospective series of 353 patients from French Poison Control Centers. Clinical Toxicology, 56(8), 790–794. doi:10.1080/15563650.2018.1424891


Bayerisches Landesamt für Gesundheit und Lebensmittelsicherheit, Vermehrte Vergiftungsfälle durch bittere Zucchini, abgerufen am: 29.03.2021.


Hannelore Fischer-Reska, die Bitterstoff-Revolution, Südwest-Verlag 2005, ISBN: 978-3-517-06755-1.


Barceloux, D. G. (2009). Potatoes, Tomatoes, and Solanine Toxicity (Solanum tuberosum L., Solanum lycopersicum L.). Disease-a-Month, 55(6), 391–402. doi:10.1016/j.disamonth.2009.03.009


Schwabe Austria, Wenn der Magen übersäuert: Auswirkungen und was Sie dagegen tun können, abgerufen am: 29.93.2021.


University at Buffalo. "With bitter foods, what you eat determines what you like to eat: Taste of bitter foods changes as repeated consumption alters the constellation of salivary proteins." ScienceDaily. ScienceDaily, 24 July 2019.


Der Tropenlandwirt, Zeitschrift für die Landwirtschaft in den Tropen und Subtropen, 86. Jahrgang 1985, S. 99 – 108.


Bundesinstitut für Risikobewertung: Speisekartoffeln sollten niedrige Gehalte an Glykoalkaloiden (Solanin) enthalten, Stellungnahme Nr. 010/2018 des BfR vom 23. April 2018, DOI 10.17590/20180423-085250.


Ursula Preiß, Bayerisches Landesamt für Gesundheit und Lebensmittelsicherheit, 9. Juli 2004 (Bayerisches Staatsministerium für Umwelt, Gesundheit und Verbraucherschutz 2004); Verbraucherzentrale Baden-Württemberg e. V. 4. August 1992, in: Grüne Tomaten und gekeimte Kartoffeln – Das natürliche Gift Solanin.


Heinrich H, Goetze O, Menne D, Iten P X, Fruehauf H, Vavricka S R et al. Effect on gastric function and symptoms of drinking wine, black tea, or schnapps with a Swiss cheese fondue: randomised controlled crossover trial. BMJ 2010; 341 :c6731 doi:10.1136/bmj.c6731

Tanıtılan Yazılar
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page