top of page

ANTİHİPERTENSİVA (tansiyon ilaçları)

Yaşamı tehdit edecek olası bir hastalıktan kaçınmak için tansiyon düşürücüler kullanan hastalar, sağlıklarını bu ilaçları kullanmadıkları zaman olabileceklerden daha fazla tehlikeye atmaktadırlar.


American Heart Association araştırmalarına göre, kan basıncının 110/70 altına düşürülmesi yüksek tansiyondan daha fazla kalp krizi ve beyin kanaması riski taşıyor. New York Times dergisinde yayınlanan habere göre gereksiz bir şekilde yüksek tansiyon tedavisi görmekten dolayı bu riske dahil olan insan sayısı 100 miyonlarla ifade ediliyor.


JNC (Joint National Committee on Prevention, Detection, Evaluation and Treatment of High Blodd Pressure) 2003 yılında kan basıncı değerlerine yeni tanımlama getirdi ve 120/80 üzerindeki kan basıncı değerinin tedavi edilmesi gerektiğine karar verdi. İlaç endüstrisinin çıkarlarını (kısmen itiraf eden, kısmen dolaylı olarak) temsil eden JNC "Prehipertansiyon" altında tanımlanan değerlerin mutlaka ilaçla tedavi edilmesi gerekmediğini kabul etmiştir.


Ancak, New York Times’a göre, Doktorlara yüksek tansiyonu daha ciddi şekilde ele almaları ve daha yoğun bir şekilde tedavi etmeleri yönünde baskılar devam etti. Aniden 45 milyondan fazla Amerikalı, daha önce var olmayan bir hastalık için tedavi edildi!


Antihipertensif ilaçların yan tesirleri bir o kadar korkutucu oldu. Bir Amerikan çalışması ACE inhibitörlerinin meme kanseri nüksü ile bağlantısı olduğunu açıklamıştır. Kan basıncı düşüren ilaçlar ‘’Anjiyotensin konverting enzimini’’ bloke ediyorlar, bu ise Angiotensin I ve II’nin aktivize edilmesine yol açıyor, bu şekilde damarların büzüşmesini sağlayan nöro-transmitterlere engel olunuyor ve kan basıncı alt seviyelerde kalıyor. Araştırmanın öncüsü olan Bayan Dr. Ganz ACE blokürlerinin meme kanseri nüksü çerçevesinde sorunsuz olduğunu kanıtlamak istemişti, ne var ki uzun süreli gözlemlerde 1800 kadında bunun tam aksi söz konusu oldu: ACE inhibitörleri meme kanserinin nüksetme olasılığını artırıyordu.


Bu örnek, risklerin öngörülemeyen yan etkilerinin ne kadar hesaplanamaz olduğunu göstermektedir. İlaç satışını sadece kar için arttırmaya yönelik tüm girişimler en basit deyimiyle sorumsuzcadır. Ne var ki dev bir ticaret hala bu girişimi çekici kılmaktadır. 2014 yılında anti-hipertoniklerin geliri yaklaşık 3 milyar Euro olmuştur.


Bu arada, diüretikler aslında en iyi antihipertensif ilaçlar olmalıymış, en azından American Medical Association dergisi bu fikirde ve kan basıncı düşürücülerin etkilerini sorguluyor. Bu fikir aşırı bir diüretik kullanımının artırılmasına yönelik bir çağrı olarak anlaşılmamalıdır, yalnızca tansiyon düşürücülerin tek çözüm olmadığı ve hatta direkt olarak tansiyon düşürücü olarak geçmeyen bazı maddelerin, tansiyon düşürücü adı ile pazarlanan ilaçlardan daha etkili olabileceğine dair bir örnektir.


Pazarlama, en faydalı olanı değil, en karlı olan ilacı doktorlar aracılığı ile hastalara ulaştırmanın her zaman için bir yolunu bulup başarmıştır.


Stratejinin nasıl yürüdüğünü 2001 yılından bir örnek açıklıyor. O zamanlar ‘’National Heart, Lung, and Blood Institute’’ kolestrol değelerlerine yeni sınır tanımları yapmıştı. Arkasından Statin ile tedavi edilen hastaların sayısı 23 Milyona ulaşmıştı.


Bu yeni değer tanımlamaları çalışmalarında bulunan dokuz kişiden sekizi ise Statin üreticileri ile mali ilişki içerisinde bulunuyordu.


Ray Moynihan ve Alan Cassels, yeni satış pazarlarının gelişiminde ilaç endüstrisinin yaklaşımını "Satış Hastalığı" başlıklı kitapta açıklıyor. Metotlardan bir tanesi, o vakte kadar ‘’sorunsuz’’ olarak kabul edilen sağlıklı bir durumun bir ‘’hastalık’’ olarak tanımlanmasından ibaret oluyor. Benzer bir açıklama da Medical Journal’de yayınlanmıştır.


Örneğin Menopoz ‘’östrojen eksilmesi sendromu’’ olarak isim değiştirdi. Böylece Milyonlarca kadın hormon terapisine ikna edildi, iz bırakan sonuçlarla! Bu terapi kanser riskini %26, beyin kanaması riskini %41 ve Kan pıhtılaşması riskini %29 oranda artırdı.


Terapinin iddia edilen faydaları klinik çalışmalarla reddedilmiştir ve hormon üreticileri bu riskleri yıllardır biliyorlar.


Farma konsernleri ABD televizyonlarında, sağlık bakanlıklarından henüz onay almamış ilaçlar hakkında reklam yapabiliyorlar. Bu yöntemle ilaçlara yönelik talep artışının, ilaçların onay alması konusunda bakanlıklara bir baskı aracı olup olmadığı ise henüz net değil.


Massachusetts Teknoloji Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırmaya göre, tüketici reklamcılığına yatırılan her dolar 4,2 dolar olarak geri dönüyor. Böyle bir kampanya ile Farma firması Merck, 2006 yılında 1,5 milyar dolar kar elde etti! Farma endüstrisinin ticaretinin adı ‘’iyileştirme, sürekli olarak tedavi et’’ olarak etkili olmaktadır.


Pazarlama stratejisti Vince Parry, 2003 yılında farmasötik ürünlere olan ihtiyacın nasıl yaratıldığını anlattı. Parry, tek başına veya kombinasyon olarak kullanıldığı taktirde kar satışlarını garanti eden üç metot tavsiye ediyor: ilk olarak bilinen bir hastalığın altını çizmek, ikinci olarak bilinen bir hastalığın adını değiştirmek ve üçüncü olarak yeni bir hastalık yaratarak ilaç talebini artırmak!




Tanıtılan Yazılar
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page