top of page

VİRÜS BENZERİ DİZİLİM (SEKANS) ... YORUM

Bakın çevirisini yaptığım bilimsel yazıda ne diyor


> "İnsanların ve farelerinki de dahil olmak üzere çoğu genom, milyonlarca yıl boyunca konakçılarının genomunda ölümsüzleştirilen binlerce virüs benzeri diziyi gizler."


Yani? bunların virüs benzeri dedikleri şey ile virüs dedikleri şey aynı şeyler!


Ne zaman bir test yapsalar, bu sekansları çoğaltıyorlar (özellikle PCR gibi testler) ve alın size bir virüs kanıtı!

Onlarca, yüzlerce yıldır böyle yutturuluyor


Ve devamı, lutfen dikkatli okuyun


> Virüs benzeri sekanslar, transpozon adı verilen "sıçrayan genler" olarak da bilinir. DNA'nın herhangi bir yerinde kendiliğinden çoğalma ve bütünleşme yeteneğine sahiptirler.


Yani? bulaş dediğimiz şey yok aslında, insanın içinde olmayan şeyler nadirdir. Örneğin tetanoz gibi ve bunların da bulaş riski çok düşüktür.


> Transpozonlar genom boyunca yayılmıştır ve farelerde ve insanlarda genetik materyalin yaklaşık yüzde 40'ını oluşturur.


Yani? Hücrelerimizin yarısına yakını zaten bunların virüs dedikleri şey!


İnsanlık bu koca yalanın arkasında koşuyor, bunları alternatif bilim insanları yıllardır anlatıyor ama kimse dönüp bakmıyor ve bunun temelinde yalnızca BİR TANE sebep var: TELEVİZYON


> Doktora öğrencisi ve çalışmanın ilk yazarlarından biri olan Chuck Haggerty, "Metilasyon, bu potansiyel olarak zarar verici genleri kontrol altında tutuyor" diyor.


Yani? vücut kendi içinde o dengeyi zaten biliyor ve kuruyor bu birincisi


İkincisi, peki bunların, bu araştırmaların genetik yapımızdaki bu metilasyonu durdurmak suretiyle, milyonlarca yıldır içimizde bizim dengede tuttuğumuz olayın dengesini bozarak, YENİ BİR VİRÜS ÇIKTI masalı yaratılmayacağından veya yaratılmadığından nasıl emin olabiliriz?


Veya bu 'zarar verici gen' dedikleri şeyin aslında üremeye çalışan yeni sarmallar olmadıklarını ve bu çalışmaların bu genleri baskılamak için yapılmadığını nereden bileceğiz?


Çünkü yazı da EPİGENETİK materyalden bahsediyor, bu çok önemli bir konu arkadaşlar. Biliyorsunuz, hangi bilimadamı ile hangi doktor ile konuşsanız genetikten son nokta imiş gibi bahsederler. Oysa bilimsel çalışmalar epigenetiği gözardı etmez, bilginin bu kısmı bizlerden neden gizleniyor? Neden bilimsel çalışmalara rağmen ''bu genetik bir hastalık, çaresi yok'' denilebiliyor?


Bakın adamlar durmadan çalışıyorlar, neden? bizim içimizde durduramadıkları bir şeyleri durdurmanın yollarını arıyorlar.


Epigenetik, size bahsettiğim insanın kendi içinde bulunan kodlar!


Artık insan bilinci sorgulamaya başladıkça, ne demiştim, aşağıda ne varsa yukarıda o vardır hatırlayın, işte bu bilincin artmaya başlaması ile birlikte bu sarmallar da çoğalmaya başlıyorlar ve ruhsal kodlarınızı almaya başlıyorsunuz.


Ve inanın bana, o kodlarda öyle devasa bir güç saklı ki, bizlere yıllardır NEEE? AAAA SEN HALA BU EZOTERİK ŞEYLERE Mİ İNANIYORSUN? diyerek tüm bunları bir kenara atıp, kendileri cern'de tanrı parçacığı adı altında portal açmaya ve metafiziksel olumsuz varlıkları davet etmeye çalışmaya devam ediyorlar


> Döllenmiş yumurta, ilk hücre bölünmeleri sırasında erken embriyo bir kesecik haline gelene kadar metilasyonunu kaybeder. Meissner, "Farenin gelişimi sırasında vezikül germinin genomunda birkaç metil grubu bulduk, ancak 72 saat sonra DNA zaten yüksek oranda metillendi" diyor.


Yani? Bunların tehlikeli olabilir, virüs benzeri sekanslar dedikleri o şeylere hücre bölünmesinin ilk aşamasında engel olan metilasyon kapatılıyor ve epigenetik materyalin aktarımına izin veriliyor! Bunun insan sağlığı için bir tehdit oluşturma ihtimalini düşünerek belirli enzimleri deaktivize etmenin amacının insan sağlığına hizmet olduğuna beni hiç kimse ikna edemez!


Ve işte bu da bilimsel yazının içerisinde, benim söylediklerimi onaylayan paragraf:


> Hücreler DNA'nın belirli bölümlerini neden kapatıyor? Metilasyon, hangi genetik programların çalışması gerektiğini belirler. Ancak başka bir ciddi neden daha var, diye açıklıyor Meissner: "İnsanların ve farelerinki de dahil olmak üzere çoğu genom, milyonlarca yıl boyunca konakçılarının genomunda ölümsüzleştirilen binlerce virüs benzeri diziyi gizler."


Yani? Genetiğin neresinin çalışıp neresinin çalışmayacağına karar veren, milyonlarca yıllık epigenetik kodlamalardan bahsediyoruz! Milyonlarca yıl! Epigenetik kodların aktarılmasını engellemeye çalıştıkları bana göre çok açık.


> Virüs benzeri diziler, transpozon adı verilen "sıçrayan genler" olarak da bilinir. DNA'nın herhangi bir yerinde kendiliğinden çoğalma ve bütünleşme yeteneğine sahiptirler. Transpozonlar genom boyunca yayılmıştır ve farelerde ve insanlarda genetik materyalin yaklaşık yüzde 40'ını oluşturur.


Yani? Bu kodlar öyle şeyler ki, gerektiği yerde aniden DNA'nın herhangi bir yerine sıçrayarak orada yepyeni bir yazılım gerçekleştirebilirler ve bunlar tüm genetik materyalimizin %40'ı anlamına geliyor. Bu şey bunların bahsettiği gibi tehlike içeriyor olsaydı, şimdiye kadar insanlığın ve canlıların sonunu getirmeye yetebilirdi, çünkü genetik materyalin %40'ını oluşturmasına rağmen DNA'ya baskındır!


> Ve eğer transpozonların kontrolsüz bir şekilde genomda yayılmasına izin verilirse, bu onun bütünlüğünü tehlikeye atabilir."


Peki yapılmaya çalışılanın veya hatta yapılmış olanın, tam olarak bu olmadığını nereden bileceğiz?


Yazının devamını, enzimlerle nanopartiküller olarak nasıl çalıştıklarını Web sayfamda (akademiksifa.com), VİRÜS BENZERİ (!) SEKANSLARI KİLİTLEYEN ENZİM başlığında okuyabilirsiniz.


Sizler çok önemlisiniz, yani her birinizin gücü bunlar için çok korkunç, bu yüzden bir kişi üç kişi olsun ama gerçekten anlayan olsun diyorum.


Bu yüzden anlamak istemeyenlerle uğraşmak istemiyorum, zaman kaybı çünkü. bizim bunlarla uğraşacak vaktimiz yok, sakın sakın kendinize negatifi bulaştırmayın, kodlarınızın açılması için sürekli olarak titreşiminizi yükseltmeye odaklanın



Tanıtılan Yazılar
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page