HAYVANLARI VE BİTKİLERİ OLMAMASI GEREKEN YERLERE GÖTÜRMENİN SONUÇLARINA DAİR

İngiliz sömürgecileri, Nil nehrinde yaşayan levrekleri Victoria gölüne salarak zaten balık kaynayan Victoria gölünde bazı ufak, yeterince kâr getirmeyen balıkları yok ederek, DAHA devasa balıklar yetiştirerek DAHA devasa kâr elde etmeyi planladılar ve bu planlarını 1954 yılında gerçekleştirdiler.

Levrekler diğer türleri yediler ve tükettiler. Balıkçılık endüstrisinin değeri %500 arttı, aynı zamanda 500 balık türünün nesli tükendi! (ne kâr ama, kelebek etkisi keşke kafalarına oyularak kazınarak yerleştirilmiş olsaydı).

Tarımcılık nedeniyle yapılan yanlışların sonucu olarak toz bulutları oluşmuştu ya hani! İşte bu duruma bulunan çözüm adına yapılan saçmalıklardan bir tanesi de Japon sarmaşığı denilen bitki olmuştu (kardeşim, sadece elini doğanın dengesinden çekeceksin, dokunmayacaksın, bu kadar basit), erozyonu önlemek için hızla büyüyen bu bitkiyi kullanmayı akıllıca buldular (artık hangi akıllı ise). Evet, doğru bildiler, sarmaşık çok hızlı büyüyordu ama söz dinlemiyordu, yalnızca çorak toprakları değil diğer ağaçlar, bitkiler, evler, arabalar ve önüne gelen her şeyi örtüyordu, o kadar ki adına ''Güney'i yiyen asma'' denildi :) Hakikatte bunu yapan asma değil insandı, tıpkı tavşanlar örneğinde olduğu gibi yine suçlu doğanın dengesine dokunan insanın aymaz kafası değil, bu kez de bir bitkiydi suçlu olan.

Sonra ne mi oldu?

Artık nasıl olduysa (!) 2009 yılında japon sarmaşığı böceği diye bir böcek belirdi ve üç yıl içerisinde sarmaşığın üçte birini yok etti. Ama bak sen şu işe, tavşanlar, sinekler, sarmaşık gibi bu böcekte söz dinlemiyordu, haylaz şey, diğer ürünleri de yemeye başladı, önemli bir gelir kaynağı olan soya ürünlerini de önemli ölçüde yedi bitirdi yaramaz :D

O halde ne yapmak lazım? Hmmmm, tabi ki o böceği yok edecek başka bir böcek türü geliştirmek lazımmmm! 1956 yılında Brezilyalı bilim (wowww) insanı Warwick Estevam Kerr, Tanzanya'dan kraliçe arıları Avrupalı arılarla melezleştirdi. Bir gün Tanzanya kraliçelerinden 26 tanesi kaçtı, Avrupalı işçi arılarda düştü peşine ve gittiler Brezilyaya, Kraliçeler de söz dinlemiyorlardı, her cins arı ile çiftleşerek bir sürü farklı türün oluşmasına neden oldu. Bunlar henüz çok küçük arılardı ve az zehirliydiler, Amerika'nın türlü bölgelerine yayıldılar, az zehirliydiler fakat çok agresiflerdi (hatırladınız mı, yeni ve agresif arı istilası olayını?) ve evet binlerce kişinin ölümüne sebep oldular. Sonra da Tarım amaçlı yapılan yanlışı, japon sarmaşığını, japon sarmaşığı böceği ile mücadele için melezlenen arı çalışmasını ve sonuçlarını unuttuk ve ''katil arı'' dedik.

Birileri çıkıp şu çok bilmişlere doğayı rahat bırakmaları için bir şey söyler mi acaba? Yoksa bilim (tapıcılığı) adamları dediler diye, ona şu çare, buna şu çözüm (tıpkı bu yan etkiye bir ilaç, ilacın yan etkisine bir ilaç şeklinde giden zincirleme yanlış gibi) şeklinde kullanabildiğimiz kadar kullanalım, sonrasına nasılsa bir çare buluruz mu diyeceğiz? Bunun sonucu hüsran er kişiler ve hatun kişiler, bunun sonu hüsran. Şehirlerde yaşamak için el pençe divan durmayı bırakıp bu sistemden çıkıp, derhal topraklarınızı onarmaya başlamalısınız.